ANASAYFA | DERNEK  | ENGLISH
Journal of Health and Nursing Management: 10 (2)
Cilt: 10  Sayı: 2 - 2023
Özetleri Gizle | << Geri
1.
Kapak
Cover

Sayfa I

2.
Danışma Kurulu
Advisory Board

Sayfalar II - III

3.
İçindekiler
Contents

Sayfalar IV - V

4.
Editörden
Editorial

Sayfa VI

ARAŞTIRMA MAKALESI
5.
Başkalarının Duygularını Yönetme Ölçeğinin Psikometrik Özelliklerinin Test Edilmesi
Testing the Psychometric Properties of the Managing the Emotions of Others Scale
Gözde Uysal, Handan Alan
doi: 10.54304/SHYD.2023.64325  Sayfalar 143 - 153
Giriş: Başkalarının duygularını yönetmek, bireylerin duygularını anlamayı ve etkili bir şekilde yönlendirmeyi içermektedir. Hastalarının duygularını yönetebilen hemşireler hastalar ve hasta yakınları ile daha doyurucu iletişim ve etkileşim kurabilecektir. Böylelikle bakımın kalitesinde ve hastaların doyumunda da artış görülecektir.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Management of Other’s Emotions Scale’ın Türkçe’ye uyarlanarak geçerlik ve güvenirliğini belirlemektir.
Yöntem: Veriler, bir üniversite, bir kamu ve bir özel hastanede çalışan 406 hemşireden toplanmıştır. Veri toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu” ve “Başkalarının Duygularını Yönetme Ölçeği” kullanılmıştır. Çeviri dünya sağlık örgütü yönergelerine uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Kapsam geçerliliği, yapı geçerliliği, test-tekrar test güvenilirliği ve iç tutarlılık analizleri yapılmıştır.
Bulgular: Ölçeğin dil ve kapsam geçerliliği yapıldıktan sonra yapı geçerliliği değerlendirilmiştir. Hemşirelerde başkalarının duygularını yönetme ölçeğinin Türkçe versiyonunda, özgün halindeki 6 faktörlü yapısı korunmuştur. AFA faktör yükleri 0,36 ile 0,72 arasında, DFA uyum iyiliği indeksleri χ2 = 2442,940, df = 1104, RMSEA = 0.055, GFI = 0.81, CFI = 0.88 ve IFI = 0.90’dır. Ölçeğin iç tutarlılık katsayısı alt boyutlarda 0,81 ile 0,93 arasında değişmektedir.
Sonuç: Türkçe’ye uyarlaması yapılan “Başkalarının Duygularını Yönetme Ölçeği”nin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu belirlenmiştir.
Introduction: Managing the emotions of others involves understanding and manipulating their emotions effectively. Nurses who can manage the emotions of others can communicate and interact with patients and their relatives more satisfactorily, thus increasing the quality of care and patient satisfaction.
Aim: This study aims to determine the validity and reliability of the Turkish version of the Managing the Emotions of Others Scale (MEOS).
Method: The data were collected from 406 nurses from three hospitals, including one university, one public, and one private hospital. The scale was translated into Turkish in accordance with the World Health Organization guidelines. Content validity, construct validity, test-retest reliability, and internal consistency analyses were performed.
Results: Following the language and content validity of the scale was performed, its construct validity was assessed. The Turkish version of the MEOS retained its original 6-factor structure. The EFA factor loadings varied between 0.36 and 0.72. The CFI goodness-of-fit indices were as follows: χ2 = 2442.940, df = 1104, RMSEA = 0.055, GFI = 0.81, CFI = 0.88 and IFI = 0.90. The internal consistency coefficient varied between 0.81 and 0.93 for the subscales.
Conclusion: The MEOS_TR is a valid and reliable measurement tool for Turkish nurses.

6.
Hastaların ve Hemşirelerin Algıladığı Bakım Davranışları ve Bakım Memnuniyeti
Nurses' and Patients' Perception of Caring Behaviors and Satisfaction
Derya Akça Doğan, Seher Tanrıverdi, Seda Pehlivan
doi: 10.54304/SHYD.2023.26023  Sayfalar 154 - 162
Amaç: Hemşirelerin, kendi bakım davranışlarını değerlendirmesi ve aynı bakım davranışlarının hastalar tarafından nasıl değerlendirildiğini anlaması oldukça önemlidir. Bu araştırma, hastaların ve hemşirelerin algıladığı bakım davranışları ve bakım memnuniyeti arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Tanımlayıcı olarak yapılan bu araştırma, iç hastalıkları ve cerrahi kliniklerinde çalışan 119 hemşire ve bakım verdikleri 100 hasta ile gerçekleştirilmiştir. Veriler, hastalar ve hemşireler için ayrı veri toplama formları kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Veri toplama formları; bireyin tanıtıcı özellikleri formu, Vizüel Analog Skala ve Bakım Davranışları Değerlendirme Ölçeği-Kısa Formundan oluşmuştur.
Bulgular: Algılanan bakım davranışları toplam puan ortalaması, hastalarda ve hemşirelerde sırasıyla; 88,50 (SS=23,14) ve 111,44 (SS=16,52) olarak bulunmuştur. Bakım memnuniyeti puan ortalaması, hastalarda ve hemşirelerde sırasıyla; 6,66 (SS=2,07) ve 7,42 (SS=2,12) olup hemşirelerin algıladığı bakım davranışları (p<0,001) ve memnuniyet düzeyleri (p<0,01) hastalara göre istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde yüksek saptanmıştır. Hastaların ve hemşirelerin algıladığı bakım davranışları puanı ile memnuniyet puanı arasında istatistiksel olarak olumlu yönde ilişki bulunmuştur (sırasıyla 0,591; 0,316; p<0,01).
Sonuç: Hastaların ve hemşirelerin algıladığı bakım davranışları ve bakım memnuniyetinin orta düzeyin üzerinde olduğu ve algılanan bakım davranış düzeyi arttıkça bakım memnuniyetinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu doğrultuda, hastalar tarafından algılanan bakım davranışlarını ve memnuniyet düzeyini arttırmak için uygulanabilecek yaklaşımlar ile ilgili araştırmalar yapılmalı ve stratejiler geliştirilmelidir.
Aim: This research was carried out to determine the relationship between caring behaviors perceived by patients and nurses and care satisfaction.
Method: This descriptive study was conducted with 119 nurses working in internal and surgical clinics and 100 patients they care for. Data were collected by face-to-face interview method using separate data collection forms for patients and nurses. Data collection forms consisted of the introductory characteristics of the individual, the Visual Analog Scale, and the Caring Behaviors Assessment Tool-Short Form.
Results: The mean total score of perceived caring behaviors was found to be 88.50 (SD=23.14) for the patients and 111.44 (SD=16.52) for the nurses. The mean care satisfaction score was 6.66±2.07 for the patients and 7.42 (SD=2.12) for the nurses. Nurses' perceived caring behaviors (p<0.001) and satisfaction levels (p<0.01) were statistically significantly higher than the patients'. A statistically positive correlation was found between the caring behavior score perceived by the patients and nurses and the satisfaction score (respectively 0,591; 0,316; p<0,01).
Conclusion: The caring behaviors and care satisfaction perceived by the patients and nurses were above the moderate level. As the perceived caring behavior level increased, care satisfaction increased.

7.
Ameliyat Sonrası Dönemde Hastaların Karşılanmayan Bakım Gereksinimlerinin Belirlenmesi
Determining the Misscare Needs of Patients in the Postoperative Period
Ayşegül Yayla, Vesile Eskici, Zeynep Karaman Özlü, Tülay Kılınç, Batuhan Yılmaz
doi: 10.54304/SHYD.2023.67944  Sayfalar 163 - 171
Amaç: Bu araştırma, ameliyat sonrası dönemde hastaların karşılanmayan bakım gereksinimlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Tanımlayıcı-kesitsel nitelikte tasarlanan araştırma, Ekim 2021– Ağustos 2022 tarihleri arasında bir üniversitenin sağlık araştırma ve yygulama merkezinin cerrahi kliniklerinde yürütülmüştür. Araştırmaya katılmayı kabul eden 395 hasta araştırma örneklemini oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından alan yazın doğrultusunda hazırlanan “Kişisel Bilgi Formu” ve “Karşılanmayan Bakım Ölçeği-Hasta Formu” ile yüz yüze görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Veriler, SPSS 20.0 paket programında tanımlayıcı istatistikler, bağımsız gruplarda t testi ve tek yönlü ANOVA testi kullanılarak değerlendirilmiştir.
Bulgular: Araştırmadaki hastaların karşılanmayan hemşirelik bakımı puan ortalamasının 3,20 (SS=0,77) olduğu saptanmıştır. Ölçeğin alt boyutlarından en yüksek puan ortalamasının temel bakım (Ort.=3,69; SS=1,78) boyutundan; en düşük puan ortalamasının ise zamanında girişimde bulunma boyutundan (Ort.=2,48; SS=0,97) alındığı belirlenmiştir. Olumsuz olay bildiren hastalarda karşılanmayan hemşirelik bakım puanı, bildirmeyen hastalara göre daha yüksek olduğu ve aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu saptanmıştır (düşme p<0,05; ciltte bozulma/basınç ülseri p<0,001; ilaç uygulama hatası p<0,05; yeni enfeksiyon p<0,001; IV akışın durması p<0,01; cilt altına IV sızıntı p<0,05).
Sonuç: Ameliyat sonrası dönemde hastaların karşılanmayan hemşirelik bakım puanlarının ortalama değerden daha yüksek olduğu belirlenmiştir. En sık rapor edilen olumsuz olaylar arasında IV akışın durması ve cilt altına IV sızıntı yer almaktadır. Olumsuz olay bildiren hastalarda, karşılanmayan hemşirelik bakımı puanları daha yüksektir. Bu sonuçlar doğrultusunda, ameliyat sonrası dönemde hastaların temel bakım gereksinimini karşılamak ve olumsuz olayları azaltmak için hemşirelerin daha dikkatli olması önerilmektedir.
Aim: This study was conducted to determine the misscare needs of patients in the postoperative period.
Method: The study used a descriptive and cross-sectional research design, was performed in the surgical clinics at a University Hospital Health Research and Practice Center between October 2021 and August 2022. Data were collected from 395 patients who were planned for surgery and agreed to participate in the study by face-to-face interviews method using the "Personal Information Form" and "Misscare Scale-Patient Form" prepared by the researchers in line with the literature. Descriptive statistics, independent groups t test and oneway ANOVA analysis were used to evaluate the data.
Results: It was determined that the mean score of misscare nursing care of the patients in the study was 3.20 (SD=0.77). The highest mean score from the sub-dimensions of the scale was found in the basic care (Mean=3.69, SD=1.78) dimension; it was determined that the lowest mean score was obtained from the timeliness intervention dimension (Mean=2.48, SD=0.97). The misscare score was found to be higher in patients who reported adverse events, and there was a statistically significant difference between them (fall p<0.05; Skin breakdown/pressure ulcer p<0.001; medication administration error p<0.05; new infection p<0.001; IV running dry p<0,01; IV leaking into your skin p<0.05)
Conclusion: It was determining that the misscare nursing care scores of the patients in the postoperative period were higher than the average value. Among the most frequently reported adverse events are IV running dry and IV leaking into your skin under the skin. Misscare nursing care scores are higher in patients reporting adverse events. In line with these results, it is recommended to be more careful to meet the basic care needs of the patients and to reduce adverse events in the postoperative period.

8.
Türk Hekimlerinin Uluslararası Göç Niyetini Etkileyen İtici ve Çekici Etmenler Üzerine Bir Araştırma
A Study on the Push and Pull Factors Affecting the International Emigration Intentions of Turkish Physicians
Mustafa Amarat, Mahmut Akbolat, Oya Adıyaman
doi: 10.54304/SHYD.2023.60251  Sayfalar 172 - 179
Amaç: Kişi başına düşen sağlık çalışanı sayısı ve dağılımı, ülkelerin sağlık sektöründeki hedeflerine ulaşmalarında önemli etmenlerden biridir. Bununla birlikte, yetkin sağlık çalışanlarının sayısında küresel bir eksiklik söz konusu olup sağlık sistemlerindeki bu sorunun şiddeti ülkelerin gelir düzeyine göre farklılık göstermektedir. Sağlık çalışanlarının göçü veya göç etme niyeti özellikle kaynak ülkeler için kritik bir sorundur. Bu durum sunulan sağlık hizmetlerine erişimi, hakkaniyeti ve kaliteyi doğrudan etkilemektedir. Bu makale Türkiye’de nitelikli hekimlerin yurtdışına göç etme niyetleri ve hekimleri çeken ve iten etmenlerin belirlenmesini amaçlamaktadır.
Yöntem: Araştırma sorusuna uygun olarak tanımlayıcı ve kesitsel olarak tasarlanmıştır. Türkiye'den çalışan toplam 504 hekim çalışmanın örneklem grubunu oluşturmuştur. Veriler, kişisel bilgi formülü ile beraber “İtici Etmenler, Çekici Etmenler, Göçün Olumsuz Etkileri ve Göçün Olumlu Etkileri” içerikli ölçek kullanılarak toplanmıştır. Araştırma verilerinin değerlendirilmesinde, sayı, ortalama ve standart sapma kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları, Türkiye'deki hekimlerin yurtdışına göç etme niyetinde olduğunu göstermektedir. Ayrıca hekimler Türkiye'den ayrılma olanağı bulduklarında, Almanya, Amerika, İngiltere gibi gelişmiş ülkelere göç etmeyi istediklerini bildirmiştir. Kendilerini göç etmeye zorlayan iten etmenler arasında; öncelikle çalışma ve yaşam koşulları belirtilirken, bunu sağlıkta şiddet olgusu izlemektedir. Katılımcılar, göç etmeleri durumunda Türkiye'de yeni hekimlerin yerlerini hızla dolduramayacağını ve bunun meslektaşlarının ağır iş yükünü daha da artıracağını düşünmektedirler.
Sonuç: Çalışmanın sonuçları dikkate alındığında; özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde sağlık çalışanlarının göç eğilimini azaltmak ve kaynak ülkelerde çalışmak için eğitimli sağlık çalışanlarına yönelik politikaların geliştirilmesi gerekmektedir. Bu politikalar özellikle sağlıkta şiddet ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi ile ilgili geneli ve özeli kapsayan politikaları içermelidir. Bu iyileştirmelerin yapılmaması durumunda, sağlık hizmetlerinin etkin, verimli ve kaliteli sunumu kesintiye uğrayabilecektir.
Aim: The number and distribution of health workers per capita are significant factors for countries to achieve their goals in the health sector. However, there is a global shortage of skilled health workers. The immigration of health professionals or their intention to emigrate is a critical problem, especially for source countries. This situation directly affects the access, equity, and quality of necessary health services. In this article, we discussed the intentions of physicians to emigrate and the factors that pull and push physicians, including the methods that can be applied.
Method: It was designed as a descriptive and cross-sectional study in accordance with the research problem. A total of 504 physicians from Turkey participated in the study. The data were collected using a personal information form and a scale consisting of "Push Factors, Pull Factors, Negative Impacts of Migration, and Positive Impacts of Migration". Mean and standard deviation were used in the study.
Results: The results indicate that physicians in Türkiye intend to emigrate. Also, physicians would prefer to emigrate to developed countries such as Germany, the USA, and England if they have the opportunity to leave Türkiye. Working and living conditions are the first factors pushing them, followed by the phenomenon of violence in healthcare. The participants think that if they emigrate, new physicians in Turkey cannot be replaced quickly, and this will further increase the heavy workload of their colleagues.
Conclusion: Considering these results, it is necessary to develop policies for trained healthcare workers to work in source countries and to reduce the level of the emigration tendency of health workers, especially in developing countries such as Türkiye. In particular, these policies should include micro and macro policies related to violence in healthcare and the improvement of working conditions. Otherwise, the effective, efficient, and interrupted delivery of health services may be disrupted.

9.
COVID-19 Küresel Salgın Sürecinde Uzaktan Eğitim Yoluyla İntörnlük Uygulaması Yapan Hemşirelik Öğrencilerinin Mesleki Yetkinlik Algıları ve İlişkili Etmenlerin İncelenmesi
Investigation of Professional Competence Perceptions and Related Factors of Nursing Students Who Made Internship Through Distance Education During the COVID-19 Pandemic Process
Nurhan Çingöl, Mehmet Karakaş, Seher Zengin, Ebru Çelebi
doi: 10.54304/SHYD.2023.46693  Sayfalar 180 - 191
Amaç: Bu çalışmada, COVID-19 küresel salgın sürecinde uzaktan eğitim yoluyla intörnlük uygulamasını tamamlayan hemşirelik son sınıf öğrencilerinin mesleki yetkinliklerine ilişkin öz-değerlendirmelerini ve etkileyen etmenleri belirlemek amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel tipteki araştırma, 2019-2020 bahar yarıyılında, bir üniversitenin sağlık bilimleri fakültesi hemşirelik bölümü dördüncü sınıfında okuyan 75 gönüllü öğrenci ile yapılmıştır. Veriler “Tanıtıcı Bilgi Formu” ve “Hemşirelik Öğrencileri Yetkinlik Ölçeği” kullanılarak toplanmıştır. Veri analizinde tanımlayıcı istatistikler ile parametrik olmayan testlerden “Mann-Whitney U ve Kruskal-Wallis H” testleri kullanılmıştır.
Bulgular: Öğrencilerin Hemşirelik Öğrencileri Yetkinlik Ölçeği toplam puan ortalamasının 261,8 (SS=26,9) olduğu, alt boyut puanlarına göre en yüksek puan ortalamasının 6,58 (SS=0,58) etik ve sorumluluk alt boyutuna, en düşük puan ortalamasının 4,92 (SS=1,18) ile klinik biyomedikal bilim alt boyutuna ait olduğu belirlenmiştir. Cinsiyet, yaş, mezun olunan lise, aile gelir düzeyi, akademik ortalama gibi bazı tanımlayıcı özellikler ile ölçek toplam ve alt boyut puanları arasında anlamlı farklılık olduğu saptanmıştır (p<0,05).
Sonuç: Uzaktan eğitim yoluyla yapılan intörnlük uygulaması sonrasında öğrencilerin mesleki yetkinliklerini iyi düzeyde gördükleri, değerlendirmelerinde uygun ve tutarlı oldukları belirlenmiştir. Ayrıca mesleği sevme, isteyerek seçme, mesleki deneyim ve akademik başarı gibi durumların öğrencilerin mesleki yetkinlik algılarını etkilediği saptanmıştır.
Aim: This study was conducted to examine the self-assessments of senior nursing students who completed their internship through distance education in the first period of the COVID-19 Pandemic, regarding their professional competencies, and the factors affecting these evaluations.
Method: This descriptive and cross-sectional study was conducted with 75 students studying in the fourth year in the faculty of health sciences, nursing department of a university in the spring semester of 2019-2020. The data collected through “Introductory Information Form” and ''The Competency Inventory of Nursing Students''. Descriptive tests, Mann-Whitney U and Kruskal-Wallis tests were used in the analyses.
Results: It was determined that Nursing Students Competency Scale total score mean was 261.8 (SD=26.9), the highest mean score was 6.58 (SD=0.58) in the ethics and responsibility sub-dimension, and the lowest mean score was 4.92 (SD=1.18) in the clinical biomedical science sub-dimension. It was determined that there was a significant difference between some demographic characteristics such as gender, age, graduated high school, family income level, academic average and scale total and sub-dimension scores (p<0.05).
Conclusion: At the end of the internship through distance education, it has been determined that students see their professional competencies at a good level, and they are reasonable and consistent in their evaluations. In addition, it has been determined that situations such as job enjoyment, choosing the profession willingly, professional experience and academic performance affect the perception of professional competence.

10.
COVID-19 Küresel Salgınının Sağlık Bilimleri Dersi Alan Üniversite Öğrencileri Üzerindeki Psikolojik Etkileri ve İlişkili Etmenler
Investigating the Psychological Impacts of the COVID-19 Pandemic on University Students of Health Sciences Courses and Associated Factors
Merve Bat Tonkuş, Ece Alagöz, Behice Belkıs Çalışkan
doi: 10.54304/SHYD.2023.93585  Sayfalar 192 - 200
Amaç: Bu araştırmada, sağlık bilimleri dersi alan üniversite öğrencilerine COVID-19 küresel salgınının psikolojik etkileri ve ilişkili etmenleri belirlemek amaçlanmaktadır.
Gereç ve Yöntem: Araştırmanın evrenini, Türkiye’de sağlık alanında ön lisans ve lisans eğitimi veren tüm üniversitelerdeki öğrenciler oluşturmaktadır. Araştırma örneklemi ise 520 öğrenciden oluşmuştur. Araştırma verileri çevrimiçi ortamda, “Tanıtıcı Özellikler Formu, Olayların Etkisi Ölçeği (OEÖ) ve Depresyon Anksiyete Stres Ölçeği (DASÖ)” ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde; Mann Whitney U, Kruskal Wallis testleri ve Spearman Korelasyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Sonuçlara göre ilgisiz tavırlar sergileyen aileye sahip kadınların, psikiyatrik bozukluğu olanların, OEÖ puan ortalaması anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0,05). Duygusal olarak dengeli olan öğrencilerin IES puanları diğerlerine göre anlamlı derecede düşük saptanmıştır (p<0,01). Küresel salgın sürecinde ailesi hoşgörülü ve demokratik tutum sergileyenlerin otoriter ve ilgisiz tutum sergileyenlere göre hem DASÖ toplam puanı ve alt boyut puanları anlamlı derecede düşük bulunmuştur (p<0,05). Kadın katılımcıların DASÖ ve Depresyon Anksiyete alt boyutları puan ortalamaları anlamlı derece yüksek (p<0,05) iken kronik hastalığı olanların DASÖ puan ortalaması anlamlı derecede yüksek belirlenmiştir. Küresel salgın sürecinde duygu durumlarını dengeli olarak tanımlayanların DASÖ ve alt boyut puan ortalamaları anlamlı derecede düşük olarak saptanmıştır. OEÖ ile DASÖ ve alt boyutları arasında olumlu yönde anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,001).
Sonuç: Bu sonuçlar değerlendirildiğinde, kadın öğrencilerin küresel salgından olumsuz anlamda etkilediği ve depresyon, anksiyete yaşadıkları, duygu durumu dengeli olanların olaylardan daha az etkilediği ve daha az depresyon, anksiyete ve stres yaşadıkları bulunmuştur. Ayrıca ailesi hoşgörülü, demokratik olanların salgından daha az etkilendiği ve daha düşük derecede depresyon, anksiyete ve stres deneyimledikleri sonucuna ulaşılmıştır. Kişilerin olaylardan etkilenme düzeyleri ile psikolojik etkiler ilişkili bulunmuştur.
Aim: The aim of this study was to determine the psychological impacts of the COVID-19 pandemic and associated factors on students of health sciences courses.
Method: The population of the study consisted of students from all universities providing associate and undergraduate education in the field of health in Turkey. The sample of the research consists of 520 students. The research data were collected online using a descriptive characteristics form, the Impact of Events Scale (IES), and the Depression Anxiety Stress Scale (DASS). Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis tests, and Spearman Correlation analysis were used to evaluate the data.
Findings: According to the findings, the mean scores of women whose families had indifferent attitudes and those with psychiatric disorders were significantly higher (p<0.05). Emotionally stable students had significantly lower IES scores than other students. (p<0.01). It was determined that the total and sub-dimension scores of DASS were significantly lower in those whose families exhibited a tolerant and democratic attitude than those whose families had an authoritarian and indifferent attitude (p<0.05). Female participants had significantly higher mean scores in the DASS and Depression Anxiety sub-dimensions (p<0.05). Those with chronic diseases had significantly higher mean scores on the DASS. Those who defined their mood as stable during the pandemic process had significantly lower mean scores in the DASS and its sub-dimensions. A significant positive correlation was found between IES and DASS and its sub-dimensions (p<0.001).
Conclusion: When these results were evaluated, it was determined that female students were negatively affected by the pandemic and experienced depression and anxiety, while those with a stable mood were less affected by the events and experienced less depression, anxiety, and stress. It was also concluded that those whose families were tolerant and democratic were less affected by the pandemic and experienced lower levels of depression, anxiety, and stress. Psychological impacts are related to the level of being affected by events.

11.
Hemşirelerin Yöneticilerinin Yönetsel Yeterlilik Düzeylerine İlişkin Algıları ile İş Doyumu Düzeyleri Arasındaki İlişki
The Relationship between Nurses' Perceptions of Managers' Managerial Competence Levels and Job Satisfaction Levels
Aynur Ataman Kufacı, Serap Sökmen
doi: 10.54304/SHYD.2023.83713  Sayfalar 201 - 209
Amaç: Araştırma, servis hemşirelerinin hemşire yöneticilerinin yönetsel yeterlilik düzeylerine ilişkin algıları ile iş doyumu düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tasarımda planlanan bu araştırmanın çalışma evrenini Karadeniz bölgesinde bir ilde görevli tüm hemşireler (N: 717), örneklemini ise kolayda örnekleme yöntemi ile ulaşılan hemşireler oluşturmuştur (n: 273). Çalışmada veri toplama aracı olarak ‘‘Bilgi Formu’’ ve ‘‘Minesota İş Doyum Ölçeği’’ kullanılmıştır. Veriler, Ekim-Haziran 2017 tarihleri arasında hemşirelere anket formlarının elden dağıtılıp geri alınması yoluyla elde edilmiştir.
Bulgular: Hemşirelerin iş doyum ölçeği puan ortalaması 2,93 (SS=0,69)’dur. Hemşirelerin yöneticilerinin yönetsel yeterlilik düzeylerine ilişkin algı puan ortalaması 7,23 (SS=0,22) olarak belirlenmiştir. Hemşirelerin iş doyum puan ortalaması ile yöneticilerinin yönetsel yeterlilik düzeyine ilişkin algıları arasında ters yönde, zayıf ve istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu (r=-0,12; p<0,05) saptanmıştır.
Sonuç: Hemşirelerin. birlikte çalıştıkları servis sorumlu hemşirelerini yönetsel olarak yeterli buldukları fakat iş doyum düzeylerinin düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Aim: The research was carried out in order to observe the relationship between the perceptions of the service drawings regarding the administrative controls of the monitoring levels and the relationship between job satisfaction.
Method: This research, which was planned in a descriptive and correlational design, was carried out in inpatient treatment units of all nurses working in a province in the Black Sea region (N=717) and the sample was composed of nurses who were convenience sampling method (n=273). "Information Form" and "Minesota Job Satisfaction Scale" were used as data collection tools. Data were collected between October and June 2017 by distributing and returning questionnaires to nurses.
Results: The nurses' job satisfaction scale mean score was 2.93 (SD=0.69). The mean score of perception regarding the managerial competence levels of the managers of the nurses is 7.23 (SD=0.22). It was determined that there was an inverse, weak and statistically significant relationship (r=-0.12; p<0.05) between the nurses' job satisfaction average score and their managers' perceptions of managerial competence.
Conclusion: It was concluded that the nurses found the nurses in charge of the service they work with to be managerial enough, but their job satisfaction levels were low.

12.
COVID-19 Küresel Salgın Sürecinde Hemşirelerin Psikolojik Sağlamlık Düzeyi ve Etkileyen Etmenlerin Belirlenmesi: Kesitsel Bir Çalışma
Determination of Nurses' Level of Psychological Resilience and Affecting Factors in the COVID-19 Pandemic Process: A Cross-Sectional Study
Gülcan Taşkıran Eskici, Hanife Tiryaki Şen
doi: 10.54304/SHYD.2023.96720  Sayfalar 210 - 217
Amaç: Bu araştırma, COVID-19 küresel salgın sürecinde hemşirelerin psikolojik sağlamlık düzeyinin belirlenmesi ile bazı kişisel ve mesleki özelliklerine göre karşılaştırılması amacıyla yürütülmüştür.
Yöntem: Bu tanımlayıcı ve kesitsel araştırmanın verileri Ocak 2022’de çevrim içi anket ve kolayda örnekleme yöntemi ile kendilerine ulaşılabilen ve araştırmaya katılmayı kabul eden 498 hemşireden toplanmıştır. Veri toplamak amacıyla, Connor-Davidson Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği ve hemşirelerin bireysel ve mesleki güven düzeylerini ölçmek için iki görsel analog skala içeren tanıtıcı bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmada tanımlayıcı analizler ve parametrik karşılaştırma analizleri yapılmıştır.
Bulgular: Hemşirelerin Connor-Davidson Psikolojik Sağlamlık Ölçeği toplam puanının 66,31±18,16 olduğu belirlenmiştir. Hemşirelerin bireysel olarak kendilerine güven düzeyleri (5,04±2,14), mesleki açıdan kendilerine güven düzeylerine (6,88±2,03) göre daha düşük bulunmuştur. Hemşirelerin psikolojik sağlamlık ölçümleri ile bireysel ve mesleki açıdan kendilerine güven düzeyleri arasında olumlu yönlü, zayıf ve istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı ilişkiler saptanmıştır. Ayrıca özel hastanede ve yönetici pozisyonlarında çalışan hemşireler ile daha fazla çalışma deneyimine sahip hemşirelerin psikolojik sağlamlık düzeylerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir.
Sonuç: Araştırma sonucunda COVID-19 küresel salgın sürecinde hemşirelerin psikolojik sağlamlık düzeyinin ortanın üzerinde olduğu ve hemşirelerin yaş, eğitim düzeyi gibi kişisel özelliklerinin psikolojik sağlamlık düzeylerinde anlamlı bir fark oluşturmadığı, fakat çalıştıkları pozisyon, kurum türü ve mesleki deneyim gibi mesleki özelliklerinin anlamlı fark oluşturduğu ortaya konmuştur. Bu sonuçlar, yöneticilere hemşirelerin psikolojik sağlamlığını destekleyecek stratejileri geliştirme ve uygulamada yarar sağlayabilir.
Aim: To determine nurses’ level of psychological resilience in the COVID-19 pandemic process and to compare according to some personal and professional characteristics.
Method: The data of this descriptive and cross-sectional study were collected in January 2022 from 498 nurses who could be reached through an online questionnaire and convenience sampling method and who agreed to participate in the study. The Connor-Davidson Psychological Resilience Scale and an introductory information form that includes two visual analogue scales for measuring nurses’ individual and professional confidence levels were used.
Results: Nurses’ total score of the psychological resilience scale was 66.31±18.16. Nurses’ individual confidence (5.04±2.14) was lower than their professional confidence (6.88±2.03). Positive, weak and statistically highly significant relationships were found between nurses’ psychological resilience measures and their individual and professional self-confidence levels. In addition, psychological resilience levels of nurses working in private hospitals and managerial positions, and nurses with more working experience were higher.
Conclusion: As a result, nurses’ psychological resilience level was above moderate in the COVID-19 pandemic process. And nurses’ personal characteristics such as age and education level did not make a significant difference in their psychological resilience levels, but their professional characteristics such as position they worked in, institution type and professional experience made a significant difference. These results may benefit managers in developing and implementing strategies that will foster nurses’ psychological resilience.

13.
Hemşirelerin Algıladıkları Örgütsel Destek ile Mesleğe Bağlılık Düzeyleri Arasındaki İlişki
The Relationship Between Nurses’ Perceived Organizational Support and Levels of Occupational Commitment
Serhat Aydoğmuş, Fatma Er
doi: 10.54304/SHYD.2023.80037  Sayfalar 218 - 226
Amaç: Bu araştırmanın amacı, hemşirelerin algıladıkları örgütsel destek ile mesleğe bağlılık düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir.
Yöntem: Bu araştırma, ilişkisel tanımlayıcı tipte yapılmıştır. Bir kamu üniversitesi hastanesinde çalışan 950 hemşire araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Araştırmada olasılıksız örnekleme yönteminden gelişi güzel örneklem ile seçilen, araştırmaya katılmaya gönüllü olan ve en az 6 aydır bu kurumda çalışan 404 hemşire örneklem grubunu oluşturmuştur. Araştırmanın verileri; “Kişisel Bilgi Formu”, “Algılanan Örgütsel Destek Ölçeği” ve “Hemşirelikte Mesleğe Bağlılık Ölçeği” ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde “sayı, yüzde dağılımı, ortalama, standart sapma, Cronbach alpha katsayısı, t testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve Pearson Korelasyon” analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin “Algılanan Örgütsel Destek Ölçeği” toplam puan ortalaması 23,54 (SS=6,83) olarak hesaplanmış ve hemşirelerin algıladıkları örgütsel destek düzeyinin orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Araştırmaya katılan hemşirelerin “Hemşirelikte Mesleğe Bağlılık Ölçeği” toplam puan ortalaması 67,2 (SS=12,16) olarak hesaplanmış ve hemşirelerin mesleğe bağlılıklarının orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. “Algılanan Örgütsel Destek Ölçeği” puanı ile “Hemşirelikte Mesleğe Bağlılık Ölçeği” toplam puanı arasında pozitif yönde istatistiksel olarak önemli ilişki bulunmuştur (p<0,05).
Sonuç: Hemşirelerin, “Algılanan Örgütsel Destek Ölçeği” toplam puanı ile “Hemşirelikte Mesleğe Bağlılık Ölçeği” toplam puanı arasında orta düzeyde ve pozitif yönde bir ilişki olduğu belirlenmiştir.
Aim: The aim of this study is to determine the relationship between nurses' perceived organizational support and their level of commitment to the occupational.
Method: This research was conducted in relational descriptive type. 950 nurses working in a public university hospital constitute the universe of the research. The sample group consisted of 404 nurses who were haphazard selected from the non-probability sampling method, volunteered to participate in the research and worked in this institution for at least 6 months. The data of the research collected by “Personal Information Form”, “Perceived Organizational Support Scale” and “Occupational Commitment in Nursing Scale”. In the evaluation of the data, “number, percentage distribution, mean, standard deviation, Cronbach Alpha coefficient, t test, one-way analysis of variance (ANOVA) and Pearson Correlation” analysis were used.
Results: It was found that nurses’ who participated the research, average Perceived Organizational Support Scale score was 23.54 (SD=6.83) and it was stated that nurses’ perceived organizational support was at moderate level. Mean of The Occupational Commitment Scale in Nursing of nurses’ who attended the research was calculated as 67.2 (SD=12.16) and this shows that nurses had medium level of occupational commitment. It was found statistically a significant correlation between points of Perceived Organizational Support Scale and Occupational Commitment in Nursing Scale at in the positive direction (p<0.05).
Conclusion: It was determined that there was a moderate and positive correlation between the total score of the nurses' Perceived Organizational Support Scale and the Nursing Occupational Commitment Scale.

14.
Hemşirelerin Örgütsel Vatandaşlık Düzeyleri ile Psikolojik İyi Oluşlukları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Investigation of the Relationship Between the Nurses Organizational Citizenship Levels and Psychological Well-Being
Seda Yılmaz, Merve Kızılırmak Tatu
doi: 10.54304/SHYD.2023.44712  Sayfalar 227 - 237
Amaç: Bu araştırmada hemşirelerin örgütsel vatandaşlık düzeyleri ile psikolojik iyi oluşlukları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Tanımlayıcı tipteki bu araştırma bir devlet hastanesinde yürütülmüştür. Araştırmanın örneklemini 146 hemşire oluşturmuştur. Araştırmanın verileri ‘Kişisel Bilgi Formu’, ‘Örgütsel Vatandaşlık Düzeyi Ölçeği’ve ‘Psikolojik İyi Oluş Ölçeği’ kullanılarak toplanmıştır.
Bulgular: Hemşirelerin yaş ortalaması 36,19 (SS=7,19) bulunmuştur. Hemşirelerin %89’unun kadın, %79,5’inin evli, %76’sının lisans mezunu ve %69,2’sinin en uzun yaşadığı yerin il, %85,6’sının ekonomik durumunun orta, %36,3’ünün çalışma süresinin 15 yıl ve üzeri olduğu ve %30,1 diğer servislerde çalıştığı belirlenmiştir. Hemşirelerin Örgütsel Vatandaşlık Düzeyi Ölçeği toplam puan ortalaması 3,97 (min.=2,3; max=4,9) olarak bulunurken; Psikolojik İyi Olma Ölçeği puan ortalaması ise 31,56 (min.=16; max=40) olarak bulunmuştur. Lisans ve lisansüstü mezunu olanların, en uzun yaşadığı yer il olanların ve ameliyathanede çalışanların Örgütsel Vatandaşlık Düzeyi Ölçeği vicdanlılık alt boyut puan ortalamasının daha yüksek olduğu, toplam çalışma süresi 15 yıl ve üzeri olanların ise yardım etme alt boyut puan ortalamalarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Acil serviste çalışanların ise Örgütsel Vatandaşlık Düzeyi Ölçeği hoşgörülülük ve kurumu övme alt boyut puan ortalamalarının daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Sonuç: Psikolojik iyi oluş ile örgütsel vatandaşlık düzeyi arasında olumlu yönde, zayıf derecede anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0,05). Örgütsel vatandaşlık düzeyi arttıkça psikolojik iyi oluş düzeyi artmaktadır.
Aim: In this study, it was aimed to examine the relationship between nurses' organizational citizenship levels and their psychological well-being.
Method: This descriptive study was conducted in a state hospital between. The sample of the study consisted of 146 nurses. The data of the study were collected using the 'Personal Information Form', the 'Organizational Citizenship Level Scale', and the 'Psychological Well-Being Scale'.
Results: The mean age of the nurses is 36.19 (SD=7.19). 89% of the nurses are women, 79.5% are married, 76% have a bachelor's degree and 69.2% are living in the province where they live the longest, 85.6% have medium economic status, 36.3% It was determined that the working period was >15 years and 30.1% worked in other services. While the mean score of the Nurses' Organizational Citizenship Level Scale was found to be 3.97 (min.=2.3; max=4.9); The mean score of the Psychological Well-Being Scale was found to be 31.56 (min.=16; max=40). It has been determined that those with undergraduate and graduate degrees, those living in the city where they live the longest, and those working in the operating room have higher conscientiousness sub-dimension averages of the Organizational Citizenship Level Scale, and those with a total working time >15 years have higher helping sub-dimension averages. It was found that the mean scores of the Organizational Citizenship Level Scale tolerance and praising the institution sub-dimensions were higher in those working in the emergency department.
Conclusion: A positive, weakly significant relationship was found between psychological well-being and organizational citizenship level (p<0.05). As the level of organizational citizenship increases, psychological well-being increases.

15.
Hemşirelerde İşe Yabancılaşma ile Kalite Algısı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
Examining the Relationship Between Work Alienation and Quality Perception in Nurses
Şule Kurt, Burcu Genç Köse, Havva Öztürk
doi: 10.54304/SHYD.2023.03880  Sayfalar 238 - 248
Amaç: Bu araştırma, hastanede çalışan hemşirelerin işe yabancılaşma düzeyleri ile kalite algıları arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Tanımlayıcı, ilişki arayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırmanın evrenini, Türkiye’nin bir ilindeki eğitim ve araştırma hastanesinde çalışan 300 hemşire, örneklemini ise araştırmaya katılmaya gönüllü olan 134 hemşire oluşturmuştur.
Bulgular: Hemşirelerin işe yabancılaşma ölçeği toplam puan ortalaması 66,6 (SS=13,6) ve kalite algı ölçek ortalaması 257,7 (SS=50,6)’dir. İşe yabancılaşma ile kalite algı puanları arasında orta düzeyde olumsuz yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r=-0,64; p<0,001).
Sonuç: Hemşirelerin işe yabancılaşma düzeyleri ve kalite algıları orta düzeyde olup hemşirelerin işe yabancılaşma düzeyleri, kalite algılarını olumsuz etkilemekte ya da yabancılaşma düzeyleri arttıkça kalite algıları azalmaktadır. Örgüt yöneticileri hemşirelerin işe yabancılaşma eğilimini azaltacak strateji ve politikalar kullanmalıdır. Araştırmanın örneklem sayısı artırılarak başka araştırmacılar tarafından tekrar edilmesi önerilmektedir.
Aim: This research was conducted to determine the relationship between the work alienation level and quality perceptions of nurses working in the hospital.
Method: The population of this descriptive, correlational, and cross-sectional study consisted of 300 nurses working in a training and research hospital in a province of Turkey, and the sample consisted of 134 nurses who volunteered to participate in the study.
Results: The nurses' mean score from the work alienation scale was 66.6 (SD=13.6), and their mean score from the quality perception scale was 257.7 (SD=50.6). A moderately negative and significant relationship was found between work alienation and quality perception scores (r=-0.64; p<0.001).
Conclusion: The level of work alienation and quality perceptions of nurses is moderate. The work alienation level of nurses negatively affects their perceptions of quality, or as their alienation levels increase, their quality perceptions decrease. Organizational managers should use strategies and policies that will reduce the tendency of nurses to alienate from work. It is recommended that the study be repeated by other researchers by increasing the number of samples.

16.
Hemşirelerin Çalışma Çizelgelerine Bakışları Üzerine Bir Araştırma
A Study on Nurses’ Perspectives of Work Schedules
Miray Aksu, Leyla Dinc
doi: 10.54304/SHYD.2023.43255  Sayfalar 249 - 260
Amaç: Bu tanımlayıcı araştırma, mevcut durumu ve hemşirelerin çalışma çizelgelerine bakış açılarını analiz etmek amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Araştırmanın örneklemini, 23 devlet hastanesinde çalışan 207 hemşire oluşturmuştur. Veriler, araştırmacılar tarafından geliştirilen 40 soruluk form ile toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U, ki-kare ve Spearman korelasyon testleri kullanılmıştır.
Bulgular: Ortalama yatak sayısı, hemşire sayısı, günlük yatan hasta sayısı ve servisteki son vardiyadaki hasta sayısı sırasıyla 24,23 (SS=15,01), 14.79 (SS=10.48), 9.16 (SS=8.2) ve 12.10 (SS=10.28) olarak saptanmıştır. Hemşirelerin %49'u dönüşümlü vardiyaya sahip olup %54,8'i vardiyalı çalışma sisteminden memnun değildir. Hemşire çizelgeleri çoğunlukla klinik sorumlu hemşireleri tarafından kağıt üzerinde hazırlanıp bilgisayara yüklenmektedir.
Sonuç: Elde çalışma çizelgesi hazırlanması nedeniyle zaman kaybetmenin önlenmesi ve çoğunlukla sabit vardiyalar ve uygun çalışma saatleri ile çizelge hazırlamak amacıyla adil ve yansız ölçütlere dayalı yazılım programları kullanılmalıdır. Burada elde edilen sonuçlar, hemşirelerin çalışma programlarının hazırlanmasında ve işgücü planlamasında dikkate alınması gereken etmenleri göstermektedir.
Aim: This descriptive study was conducted to analyze the existing situation and nurses’ perspectives on work schedules.
Method: The study sample consisted of 207 nurses who worked at 23 state hospitals. The data were collected with a 40-item questionnaire developed by the researchers. Descriptive statistics, Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U, chi-square, and Spearman’s correlation tests were used for data analysis.
Results: The mean numbers of beds, nurses, daily hospitalized patients, and patients in the unit on the last shift were 24.23 (SD=15.01), 14.79 (SD=10.48), 9.16 (SD=8.2), and 12.10 (SD=10.28), respectively. Of the nurses, 49% had a rotating shift, 54.8% were dissatisfied with the shift system, and nurse scheduling was mostly prepared on paper by the clinic’s responsible nurses and then loaded onto a computer.
Conclusion: Fair and objective criteria and software should be used to prepare schedules with mostly fixed shifts and convenient work hours, without wasting time on manual scheduling. These results indicate factors that need to be taken into consideration in the preparation of nurses’ work schedules and workforce planning.

17.
Sağlık Bilişimi Çalışmalarında Sektörler Arası İş Birliği Düzeyinin Analizi
Analysis of Intersectoral Collaboration Level in Health Informatics Studies
İlker Köse, Şeyma Güner, Ayşe Elif Yıldız, Enise Topaylı
doi: 10.54304/SHYD.2023.50465  Sayfalar 261 - 272
Amaç: Çalışmada, sağlık bilişimi uygulamalarında iş birliği düzeyinin ortaya çıkartılması amaçlanmıştır.
Yöntem: Sağlık bilişimi çalışmalarında sektörler arası iş birliği düzeyini belirlemek amacına ulaşabilmek için sağlıkta kalite ve performans kongrelerinde “sağlık bilişimi” temasındaki araştırmaların ne oranda yer aldığı incelenmiştir. 2009-2021 yılları arasında gerçekleştirilen çeşitli kongrelerde yayınlanan akademik çalışmalar incelenerek analiz edilmiştir. Çalışmanın temel amacı doğrultusunda ele alınan kongre bildiri kitapçıklarının incelenmesinde, nitel bir araştırma yöntemi olan doküman analizi yaklaşımı benimsenmiştir.
Bulgular: Çalışmada, sağlık bilişimi alanında yapılan akademik çalışmaların %66,1’inin yalnızca üniversite çalışanları tarafından gerçekleştirildiği, üniversite-kamu iş birliğinde yapılan çalışmaların oranının ise %16,1 olduğu görülmüştür. Ayrıca, Sağlık Bakanlığı çalışanlarının bir araya gelerek yürüttüğü çalışmaların ise %10,7 orana sahip olduğu sonucuna varılmıştır. Yalnızca özel sektör çalışanları tarafından gerçekleştirilen çalışmalar %1,80 oranında iken benzer şekilde, üniversite-özel sektör iş birliğinde oluşturulan çalışmaların tüm çalışmaların %1,80’ini oluşturduğu görülmüştür. Kamu-özel sektör iş birliği içinde hazırlanan yayınlar tüm yayınların %0,90’ını, üniversite- diğer kamu iş birliği içinde hazırlanan yayınlar ise aynı oran ile tüm yayınların %0,90’ını oluşturduğu görülmüştür.
Sonuç: Çalışma sonuçları, iş birliğinin önemi ve iş birliği içerisinde yapılan çalışmalardan elde edilebilecek yararlar göz önüne alındığında, iş birliğinin yeterli düzeyde olmadığını göstermektedir. Bu kapsamda çalışma, sağlık bilişimi alanında sağlık hizmet sunucularının iş birliği yapmaları için desteğin arttırılması gerekliliği vurgulanarak, bu konuda öneriler getirilmiştir.
Aim: The aim of the study is to reveal the level of cooperation in health informatics practices.
Method: In order to reach the aim of the study by determining the level of cooperation between sectors in health informatics studies, the extent of research on the theme of ‘‘health informatics’’ in health quality and performance congresses was examined. As a data source, academic studies published at various congresses held between 2009 and 2021 were analyzed. In accordance with the main purpose of the study, document analysis, which is a qualitative research method was carried out in the congress proceedings booklets.
Results: According to the findings, it was seen that 66.1% of the academic studies in the field of health informatics were carried out only by university employees, while the rate of studies conducted in university-public cooperation was 16.1%. In addition, it was concluded that the work carried out by the employees of the Ministry of Health has a rate of 10.7%. While only 1.80% of the studies were carried out by private sector employees, it was observed that similarly, studies created through university-private sector cooperation constitute 1.80% of all studies. It has been seen that publications prepared in cooperation with the public-private sector constitute 0.90% of all publications, while publications prepared in cooperation with the university-other public sector constitute 0.90% of all publications at the same rate.
Conclusion: The results of the study show that the level of cooperation is not sufficient, considering the importance of cooperation and the benefits that can be obtained from work done in cooperation. In this context, the study emphasizes the need to increase the encouragement of cooperation between health service providers in the field of health informatics and offers suggestions in this regard.

DERLEME
18.
Sağlık Hizmetlerinde Resmi Olmayan Ödemelerin Nedenleri: Sistematik Bir Çalışma
Causes of Informal Payments in Healthcare Services: A Systematic Review
İpek Camuz Berber, Elif Türkan Arslan
doi: 10.54304/SHYD.2023.98159  Sayfalar 273 - 287
Amaç: Bu çalışma, resmi olmayan ödemelerin nedenlerini hem sağlık hizmetini kullananlar hem de sağlık hizmetini sunanlar açışından ortaya koymak amacıyla yapılmıştır.
Yöntem: Bu amaca yönelik olarak; Web Of Science (WOS), Scopus ve PubMed veri tabanlarında “informal payment”, “informal patient payment”, “under the counter payment”, “under the table payment”, “envelope payment”, “red envelope”, “red package” ve “health” anahtar sözcükleri kullanılarak tarama yapılmış ve resmi olmayan ödemelerin nedenlerini ele alan çalışmalar incelenmiştir.
Bulgular: Araştırmada, kabul edilme ölçütlerini karşılayan 14 makale kapsamlı bir şekilde incelenmiştir. Verilerin analizi için, araştırmacılar tarafından standart bir veri toplama formu geliştirilmiştir. Veri toplama formunda, çalışmanın yazarı/yazarları, yılı, amacı, yöntemi, örneklemi ve örneklem büyüklüğü, resmi olmayan ödemelerin nedenlerine yönelik bulgulara yer verilmiştir. Araştırmacılar tarafından araştırma kapsamına alınan çalışmalar, forma göre özetlenmiştir.
Sonuç: Araştırmanın sonucunda hem hizmet sunucularının (doktor, hemşire vb.) hem de hizmet kullanıcılarının (hasta-hasta yakını) bu tür ödemelerde rol oynadığı; hizmet sunucularının daha çok maddi gerekçelerle resmi olmayan ödemeleri istedikleri veya kabul ettikleri; hizmet kullanıcılarının ise kaliteli ve iyi bir sağlık hizmetinden yoksun kalmaktan korktukları ve hızlı bir şekilde hizmetlere ulaşmak istedikleri için bu tür ödemeleri teklif ettikleri görülmüştür.
Aim: In this study, it is aimed to reveal the reasons for informal payments in terms of both health service users and health care providers.
Method: For this purpose, a search was conducted using the keywords " informal payment", " informal patient payment", "under the counter payment", "under the table payment", "envelope payment", " “red envelope”, “red package” and “health” and studies dealing with the causes of resmi olmayan payments were examined.
Results: The 14 articles that met the inclusion criteria were extensively reviewed. For the analysis of the data, a standard data collection form was developed by the researchers. In the data collection form, the author(s) of the study, year, purpose, method, sample and sample size, and the reasons for informal payments were included. Studies included in the research by the researchers were summarized according to the form.
Conclusion: As a result of the research, it was determined that both service providers (doctor, nurse etc.) and service users (patient-patient relatives) played a role in such payments; It has been observed that service providers demand or accept informal payments mostly for financial reasons, and service users offer such payments because they are afraid of not getting quality/good service and want to provide faster access to services.

19.
Sağlık Personellerinin Atama ve Yer Değiştirme İşlemlerine Yeni Bir Bakış
A New Perspective on Appointment and Relocation of Healthcare Personnel
Erhan Şimşek, Öykü Su Tulumtaş
doi: 10.54304/SHYD.2023.26818  Sayfalar 288 - 292
İnsan gücü, üretim miktarı üzerine doğrudan etkisi olmasından dolayı hizmet sektörü başta olmak üzere bütün kurumlarda en önemli kaynak olmaktadır. Sağlık insan gücü açısından Türkiye’deki rakamlarda kısmen iyileşme sağlamasına karşın, 2019 yılı verilerine göre Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (Organisation for Economic Co-operation and Development-OECD) ortalamasının gerisinde bulunmaktadır. Bu bağlamda, sağlıkta kısıtlı kaynak olarak değerlendirilebilecek olan insan gücü kaynaklarının verimli kullanımını sağlayacak; atama, denetleme ve değerlendirme araçlarına gereksinim duyulmaktadır. Çalışan verimliliğinin artırılabilmesi için yeterli ve gerekli iş gücünün gerçekçi olarak belirlenmiş olması gerekmektedir. Yeterli ve gerekli iş gücünün belirlenmesi; nüfusun büyümesi ve yaşlanmasına, iş gücünün verimliliğine ve çalışanlara verilen görev ve rollerle ilişkili olmaktadır. Aynı zamanda iş gücünün verimliliği; işin tasarımından, işin yoğunluğundan, teknolojik girdilerden ve uzman personel çeşitliliğinden etkilenmektedir. Bu nedenlerle, sağlık kurum ve kuruluşlarının personel politikaları yakından izlenmeli ve gelecekte doğabilecek krizlere hazırlıklı olunmalı ve gereken önlemler alınmalıdır. Bu kapsamda, Türkiye’de sağlık personellerinin atama ve yer değiştirme işlemlerine yeni bir bakışın sunulduğu bu çalışmada, personel dağılımının daha dengeli gerçekleştirerek ve gerek iş yükünü gerekse süre kaybını azaltarak, sağlıkta iş gücü kullanımı konusunda yol gösterici olunması amaçlanmaktadır.
Manpower is the most critical resource in all institutions operating in the service sector, as it has a direct impact on production capacity. Although Turkey has improved in terms of human resources in health, it is behind the Organisation for Economic Co-operation and Development (OECD) average according to 2019 data. Within this scope, there is a need for appointment, inspection and evaluation tools that will ensure the efficient use of manpower resources, which can be considered as a limited resource in health. In order to increase personnel productivity, sufficient and necessary workforce should be determined realistically. Determining the adequate and necessary workforce is related to the growth and aging of the population, the productivity of the workforce, and the duties and roles assigned to the employees. At the same time, the productivity of the workforce is affected by the design of the work, its density, technological inputs and the diversity of expert personnel. For these and similar reasons, the personnel policies of health institutions and organizations should be closely followed, and the necessary interventions should be made and prepared for future crises. In this context, this study, which presents a new perspective on the appointment and relocation of health personnel in Turkey, is expected to guide the use of workforce in health by reducing both the workload and the loss of time by realizing the personnel distribution in a more balanced way.



 

LookUs & Online Makale